ALAN'LA KİMLEDİLE?
Günümüzde yoğun olarak Rusya Federasyonu’na bağlı Karaçay-Çerkes ve Kabardey-Balkar şeklinde iki ayrı özerk cumhuriyet içerisinde yaşayan Karaçay-Malkar Türklerinin nüfusu yaklaşık 300 bin kişidir. Kuzey Kafkasya’nın merkezî kısımlarında yaşayan bu küçük Türk boyu, Kumuk ve Nogay Türkleriyle birlikte bölgenin Türk unsurunu teşkil etmektedir.
Karaçay-Malkar Türklerinin kökeni hakkında pek çok görüş mevcuttur. Ancak konumuzla doğrudan ilgisi olmadığı için bu mevzudan kısaca bahsedeceğiz. Bilim adamları genel olarak Karaçay-Malkar Türklerinin Kuzey Kafkasya’da çok eski tarihlerden itibaren hakimiyet kuran Kimmer, İskit, Hun, Bulgar, Hazar, Alan ve Kıpçak gibi eski Türk kavimlerinin bakiyelerinin etnik bütünleşmesinden süzülerek ortaya çıkmış bir Türk kavmi olduğunu kabul etmektedirler. Bilhassa XI-XIII. yüzyıllar arasında Kuzey Kafkasya’ya gelen kalabalık Kıpçak kabileleri eskiden beri burada yaşayan diğer eski Türk kabileleriyle karışarak Karaçay-Malkar Türklerinin etnik yapısının en önemli ve baskın unsurunu oluşturmuştur (Lavrov, 1978:21).
Cengiz Han ve Emir Timur ordularının Kuzey Kafkasya’yı istila ettiği dönemlerde bir kısmı dağlarda, bir kısmı da bölgedeki Kafkas kavimleri arasına sığınarak yaşayan Karaçay-Malkar Türkleri XVI. yüzyıl ortalarında Kıpçak kökenli Karça ve Basiyat adlı beylerin idaresinde yeniden teşkilatlanmışlardır. Karça bu dönemde Kuzey Kafkasya’da yaşayan Türk unsurları için bir çekim merkezi olmuştur. Karça’nın bilhassa Pşeapşok oğlu Kaziy olmak üzere muhtelif Kabardey Çerkes beyleri karşısındaki başarılı mücadelesi ve dolayısıyla bütün Kuzey Kafkasya’da nam salması üzerine dağınık ve küçük bakiyeler halinde yaşayan Türk unsurları Karça’nın etrafında toplanarak yeniden birleşmişlerdir. Karça üstün siyasî ve teşkilatçı yeteneği sayesinden bu Türk unsuları birleştirerek bugünkü Karaçay Türklerinin etnik şekillenme sürecine son noktayı koymuştur (Adiloğlu, 2005:49).
Karaçay Türklerinin idaresi uzun süre Karça tarafından yürütülmüştür. Kendisinden sonra Karaçaylıların idaresi damadı Bekmirza (veya Mirza Bek) Kırımşavhal’ın eline geçmiştir. Bekmirza Kırımşavhal’ın soyu aslen Tarku Kumuk Hanlarına dayanmaktadır. Yani kendisi Kumuk şehzadelerinden (Kırımşavhal/Kırımşamhal) biridir. Bir dönem Kabardey Pşeapşok oğlu Kaziy’in yakın dostu ve ittifakı iken Karça’nın tarafına geçmiş ve bilâhare Karça’nın tek kızıyla evlenmek suretiyle damadı ve aynı zamanda halefi olmuştur. Karaçaylıların idaresi Bekmirza Bey’den sonra sırasıyla oğulları Kamgut, Elbuzduk, Kanşav ve Gilastan’a geçmiştir. Bilâhare bunların soyundan gelenler vasıtasıyla Karaçaylıların içinde “Kırımşavhal” adında bir hanedan sülalesi oluşmuştur. Bunun dışında Hurzuk bölgesindeki Duda sülalesi ile Duvut ve Cazlık bölgesindeki Karabaş sülalesi de Karaçaylıların idaresinde kısmen etkili olmuşlardır. Ancak bunların iktidarı hiçbir zaman Karaçaylıların tamamını kapsayacak derecede güçlü olmamıştır. Velhasıl Karaçaylıların idaresi genel olarak Kırımşavhal sülalesine mensup beylerin elinde devam etmiştir.
Malkarlıların idaresi ise Karaçaylılardan biraz daha farklıdır. Bunların idaresi beş farklı bölgede ve her biri farklı beyler tarafından yürütülmüştür. Bu bölgelerin içerisinde en geniş ve güçlü olanı Malkar veya Ullu-Malkar (Çerek) bölgesi evvelce Malkar ve Misak adlı beylerin elinde iken, Altın Orda Hanlığı’nın son büyük hükümdarlarından Canıbek Han’ın oğulları veyahut onun soyundan geldiği iddia edilen Basiyat ve Badinat adlı şehzadelere geçmiştir. Badinat daha sonra Digorya (Kuzey Osetya) bölgesine geçerek burayı hakimiyet altında almış ve Malkar topraklarını kardeşi Basiyat’a bırakmıştır. Basiyat burada güçlü bir siyasî teşkilat tesis ederek çevredeki Türk unsurları kendi etrafında birleştirmiştir. Bu sebeple uzun yıllar boyunca bu bölgenin adı Gürcüler tarafından “Basiyani” şeklinde adlandırılmıştır. Malkarlıların idaresi Basiyat’tan sonra oğulları Abay, Canhot, Aydabol ve Şahan’la devam etmiş, bilâhare bunların soyundan türeyen ve kendi isimleriyle anılan sülaleler Çerek bölgesinin idaresini daima ellerinde tutmuşlardır (Miller-Kovalevskiy, 1884:553-555).
Bunun dışında Çegem bölgesinde Malkaruk, Barasbiy, Küçük ve Kelemet; Holam bölgesinde Şakman; Bızıngı bölgesinde Süyünç ve Baksan bölgesinde Orusbiy sülaleleri hakimiyet kurmuştur. Bızıngı bölgesinin hakimi Süyünç sülalesi ile onun bir alt kolu olan ve Baksan bölgesinde hakimiyet kuran Orusbiy sülalesinin soyu da Altın Orda şehzadelerine ve dolayısıyla Cengiz Han’a dayanmaktadır (Abayev, 1992:9; Osmanlanı-Şakmanlanı, 2006:3).
Bu şekilde farklı bölgelere ayrılarak, farklı beylerin hakimiyetinde bulunan Malkarlıların merkezî idaresi ise bu farklı bölgelerin temsilcileri tarafından oluşturulan “Ullu-Töre” ve “Biy Kengeş” adlı heyetler tarafından sağlanmıştır. Merkezî idarenin başında ise yine bu heyetler tarafından seçilen bir “Oliy” (vali) vardır. Bu valinin görevi daha ziyade bölgeler arasındaki koordinasyonu sağlamak ve dış ilişkilerde merkezî idareyi temsil etmektir. Bu valilik görevi genellikle Basiyat’ın soyundan gelen sülalelere mensup beylere tevdi edilmiştir (Sabançılanı-Malkondulanı, 1993:176-192).
Osmanlı Devleti’nin Kuzey Kafkasya’yı fethinden önceki dönemi kısaca özetlersek, diğer Kuzey Kafkasya kabileleri gibi Karaçay-Malkar Türkleri de küçük bir beylik halinde mütevazı bir hayat sürdürmüşlerdir. Altın Orda Hanlığı’nın kuruluşundan önce belli bir süre Gürcülerin baskısına maruz kalmışlardır. XII. yüzyıl sonlarında Kraliçe Tamara zamanında Hıristiyanlık inancını kabul etmişlerse de bu dinin pek tesiri olmamış, eski Türk inançlarıyla karışık bir şekilde acayip bir surete bürünmekten öteye geçmemiştir. Altın Orda Hanlığı ve müteakiben Kırım Hanlığı zamanında ise bütün Kuzey Kafkasyalı kabileler gibi Karaçay-Malkar Türkleri de bu hanlıkların metbuiyyetine girmiştir.
Adilhan Adiloğlu.
|